12. ESER SÖZLEŞMESİ ve ESERİN KABULÜ

• Eser Sözleşmesi • Eserin Kabulü • Geçici Kabul • Kesin Kabul • Eserin Kabulünde İhtirazî Kayıt Konulmaması • Gizli Ayıp • Çelişkili Davranış Yasağı

HUKUKÎ MÜTALAA*

A. GİRİŞ

1. İstanbul Barosu mensubu Sayın Av. E. M., tarafıma müracaat ederek, Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü (kısaca davacı veya EÜAŞ olarak anılacaktır) ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (kısaca davalı veya DSİ olarak anılacaktır) arasında Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde E: 2016 / 30 sayılı dosya üzerinden görülmekte olan bir hukukî uyuşmazlık bulunduğunu, davanın, müvekkili X. şirketine ve Y. şirketine ihbar olunduğunu dile getirmiş ve bu uyuşmazlık hakkında yazılı olarak bir hukukî mütalaa hazırlamamı talep etmiştir.

2. Sayın Av. E. M. şahsıma müracaatında söz konusu uyuşmazlıkla ilgili dava dosyasının bir örneğini tarafıma tevdi etmiştir. Dosya içindeki tüm belgeler tamamen objektif bir bakış açısıyla incelenmiş ve aşağıdaki bilimsel değerlendirmelere gidilmiştir.

 

B. İDDİA ve SAVUNMANIN ÖZETİ

I. Davacının Dava Dilekçesindeki İddialarının Özeti

3. Davacı EÜAŞ vekili 02.07.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili EÜAŞ tarafından 27.02.2006 tarihinde geçici işletme devri ile işletilmeye başlanılan Ş. Hidroelektrik Santrali’nin (HES) 2. ünitesinin 07.07.2011 tarihinde devre dışı kaldığını, yapılan inceleme neticesinde türbin taşıyıcı ve kılavuz yataklarında hasar meydana geldiğinin ve jeneratör rotor gövdesinin çeşitli kısımlarında çatlaklar olduğunun gözlendiğini, konunun 10.05.2012 tarihinde DSİ genel müdürlüğüne aktarıldığını,

4. Yüklenicinin konuyla ilgili inceleme yaptığını ve 17.05.2012 tarihli yazısı ile kesin kabulün yapılmasını istediğini, hukukî hakları saklı kalmak kaydıyla rotor çatlağı problemini giderebileceğini belirttiğini,

5. 2013 yılı içerisinde yüklenicinin yurtdışına götürdüğü ünite-2’ye ait rotorun 25.02.2014 tarihinde Ş. HES’e getirildiğini, yapılan gözlemlerde rotor üzerinde çatlayan kısımların yenilendiğinin görüldüğünü,

6. EÜAŞ’ın 30.04.2015 tarihinde DSİ’ye bir yazı yazdığını ve oluşan enerji kaybının kimin sorumluluğunda olduğu hakkında DSİ’nin görüşlerini talep ettiğini, DSİ’nin, 07.09.2015 tarihli yazısı ile, EÜAŞ tarafından belirtilen zararın yasal dayanağının olmadığını ifade ettiğini ve kendisi (DSİ) ile yüklenici arasında imzalanan sözleşme gereği kesin kabul heyeti oluşturulduğunu, kesin kabul heyetinin 12.05.2015-13.05.2015 tarihlerinde yerinde yapmış oldukları inceleme neticesinde kesin kabul tutanağı hazırladığını, ayrıca kesin kabul heyetinin bazı eksiklikler tespit ettiğini ve bu eksiklikler için de ayrı bir tutanak hazırladığını, yükleniciye tespit edilen eksikliklerin giderilmesi için 13.07.2015 tarihine kadar süre verildiğini ve eksikliklerin tamamlandığını, 01.09.2015 tarihinde kesin kabul tutanağının genel müdürlük makamlarınca onaylandığını belirttiğini,

7. Sayıştay Denetim Raporu’nda, Ş. HES 2. ünitesinde meydana gelen hasar nedeniyle üretilemeyen enerji miktarının parasal karşılığının 29,3 milyon TL olarak ifade edildiğini,

8. 20 Ekim 2006 tarihli ve 26325 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmeliğin(1) 4. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinde “Kesin kabul aşamasına kadar işletmesi devredilecek tesislerin yapım sorumluluğu DSİ’ye, işletme sorumluluğu ise EÜAŞ’a aittir. Bu süre içerisinde imalattan kaynaklanan hatalar DSİ teçhizat müteahhidi tarafından, işletmeden kaynaklanan hatalar ise EÜAŞ tarafından giderilir.” hükmünün yer aldığını,

9. Davalı DSİ’nin 06.07.2012 tarihli yazısında; Ünite-2 arızasının hangi taraftan kaynaklandığının anlaşılması için Ş. Asliye Hukuk Mahkemesinde bilirkişi tespiti yaptırıldığını ve 11.04.2012 tarihli bilirkişi raporunda arızanın imalat kusurundan kaynaklandığının ifade edildiğini belirttiğini,

10. DSİ’nin, imalat kusurunun bilirkişi raporu ile tespit edilmesine rağmen, yüklenicinin bilirkişi raporuna itiraz ettiğinden bahisle, yüklenicinin işin kesin kabulünün yapılabilmesi için arızanın giderilmesini üstlendiğini bildirerek, DSİ’ye iş programı sunduğunu ve DSİ tarafından söz konusu programın kabul edildiğini ifade ettiğini,

11. Yüklenicinin iç ilişkide DSİ’nin edimini üstlendiğinin anlaşıldığını ancak edimin ifasını geciktirmek suretiyle EÜAŞ’ın zararına sebebiyet verdiğini, yüklenici ile EÜAŞ arasında hukukî ilişkinin söz konusu olmadığını, EÜAŞ’ın DSİ ile yüklenici arasındaki iç ilişkilerindeki mutabakat ile bağlı olmasının düşünülemeyeceğini, bu nedenle DSİ’nin gecikmeden dolayı EÜAŞ’ın zararının meydana gelmesini önlemesi gerektiğini, yüklenicinin uyarılması gerektiğini, zararın davalı DSİ tarafından giderilmesi gerektiğini iddia etmiştir ve 29.332.649,87 TL’nin zararın meydana geldiği 07.07.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. Davalının Cevap Dilekçesindeki İddialarının Özeti

12. Davalı DSİ vekili, 29.02.2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; devir işlemleri yönetmeliğinin 4. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinde “Kesin kabul aşamasına kadar işletmesi devredilecek tesislerin yapım sorumluluğu DSİ’ye, işletme sorumluluğu ise EÜAŞ’a aittir. Bu süre içerisinde imalattan kaynaklanan hatalar DSİ teçhizat müteahhidi tarafından, işletmeden kaynaklanan hatalar ise EÜAŞ tarafından giderilir.” hükmünün yer aldığını,

13. Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 39. maddesi gereğince lisans sahibi tüzel kişilerin üretim tesislerini sigorta ettirme yükümlülüğünün bulunduğunu,

14. Husumetin, devir işlemleri yönetmeliği gereğince, DSİ teçhizat müteahhidi Ş. HES Elektromekanik İş Ortaklığı ortakları X. ve Y. şirketleri ile sigorta şirketine yöneltilmesi gerekirken DSİ’ye yöneltilmesinin doğru olmadığını,

15. DSİ ile X. ve Y. şirketlerinden oluşan konsorsiyum arasında 18.12.2000 tarihinde sözleşme imzalandığını,

16. DSİ tarafından inşa edilen Ş. HES 1 ve 2 numaralı ünitelerin 27.02.2006 tarihinde geçici işletme devri ile EAÜŞ’a devredildiğini ve işletilmeye başlandığını,

17. 21.03.2006 tarihli geçici kabul tutanağı ile tespit edilen eksikliklerin kesin kabul tarihine kadar tamamlanması koşuluyla işin geçici kabulünün yapıldığını, yüklenicinin kesin kabul talebinde bulunduğunu, DSİ’nin, yükleniciye cevaben 01.02.2011 tarihli yazısında, tespit edilen eksikliklerin giderilmesini takiben kesin kabul işlemlerinin başlatılacağını bildirdiğini,

18. 27.02.2006 tarihinden bu yana EÜAŞ tarafından işletilmekte olan ünitede 07.07.2011 tarihinde hasar meydana geldiğini, davacı EÜAŞ’ın DSİ’ye, arızanın giderilmesi için yükleniciye talimat verilmesi gerektiğini bildirdiğini, bunun üzerine müvekkili DSİ’nin arızaların tamir edilerek ivedilikle giderilmesi hususunda elektromekanik işler yüklenicisini ikaz ettiğini,

19. DSİ tarafından Ş. 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin D. İş: 2012 / 51 sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, 11.04.2012 tarihli bilirkişi raporunda arızanın imalat hatasından kaynaklandığı kanaatine varıldığının ifade edildiğini,

20. Yüklenicinin, imalattan kaynaklanan bir kusurun olmadığından bahisle kesin kabulün yapılması talebinde bulunduğunu, DSİ’nin ise, çalıştırılamayan santralin kabulünün yapılamayacağını, santralin çalışır hâle geldikten sonra kabulünün yapılabileceğini yükleniciye 11.04.2012 tarihinde bildirdiğini,

21. Yapılan görüşmeler sonucunda elektromekanik işler yüklenicisinin, işin kesin kabulünün yapılabilmesini teminen arızayı gidermek üzere 2 numaralı ünite rotorunun yenilenmesine ilişkin sunduğu iş programının DSİ tarafından tasdik edildiğini,

22. Santraldeki arızanın giderilmesi için öncelikle santralde bir demontaj yapılmasının ve daha sonra tamir ve bakım akabinde yeniden montaj yapılmasının kararlaştırıldığını,

23. EAÜŞ’a tutanakla teslim edilen demontaj takımlarının, EÜAŞ tarafından bulunamadığını, DSİ tarafından bu özel takımların imalat resimlerinin yükleniciden istendiğini, EÜAŞ’tan yeniden bahse konu takımları imal etmesi istendiğini, EÜAŞ’ın yeniden imalat yaptığını ancak hatalı imalat sebebiyle bu takımlarla demontaj yapılamadığını, bunun üzerine yüklenicinin montaj-demontaj takımlarını bilâ-bedel yeniden imal ederek getirdiğini, santralin demontajını gerçekleştirdiğini, EÜAŞ’ın söz konusu takımları kaybetmesinin zaman kaybına neden olduğunu,

24. Yüklenicinin 28.10.2014 tarihinde, 2 numaralı ünitenin yeniden devreye alma çalışmalarının tamamlandığını belirttiğini ve kesin kabul talebinde bulunduğunu,

25. EÜAŞ’ın 13.11.2014 tarihinde 10 günlük deneme talebinde bulunduğunu, bu talebin DSİ tarafından uygun bulunduğunu ve yükleniciden istenildiğini,

26. Yüklenicinin 16.12.2014 tarihli yazısında, santral parçalarının bakımının yıllardır gereken şekilde yapılmadığını ve işletme sürecinde belirli boya ve ayarlama işlerinin yapılmasının gerekli olduğunu, bazı bileşenlerin depolama sürecinde hatalı muhafaza edildiğini, kesin kabulün yapılması için bir şart kalmadığını, 10 günlük işletme için ise hazır olduklarını bildirdiğini,

27. Yüklenicinin talebi üzerine kesin kabul heyetinin oluşturulduğunu, kesin kabul heyetinin 12.05.2015 - 13.05.2015 tarihlerinde işyerinde yapmış olduğu inceleme neticesinde, kesin kabul tutanağının yanı sıra tespit edilen beş eksikliğin giderilmesi için ayrı bir tutanak ile yükleniciye 13.07.2015 tarihine kadar süre verildiğini, her iki tutanağın da taraflar ve EÜAŞ tarafından müşahit olarak görevlendirilen personel tarafından imzalandığını, 13.05.2015 tarihli tutanakta bahsedilen eksikliklerin giderildiğine dair 24.07.2015 tarihli tutanağın da müşahit personel tarafından imzalandığını, anılan tutanağın DSİ’ye intikali üzerine DSİ Genel Müdürlük makamınca 01.09.2015 tarihinde kesin kabul tutanağının onaylandığını ve 07.09.2015 tarihinde EAÜŞ’a gönderildiğini,

28. Elektromekanik işler yüklenicisi ile imzalanan sözleşmenin 5. maddesinde “Müteahhit bu sözleşme tahtında istenen malzeme, teçhizat ve her türlü tesisatın projelerinin doğru hazırlanmasından, imalat ve nakliye ve montajından sorumlu olduğu gibi, malzeme, tesisat ve teçhizatın başkaları tarafından bu santralde tesis edilen diğer malzeme ve teçhizatla uygun olarak çalışmasından da sorumlu olacaktır. Müteahhit aynı zamanda aşağıdakilerden de sorumlu olacaktır a) İşbu sözleşme hükümlerine göre kendisi tarafından temin olunan bilumum malzeme ve işçiliğin yapılan iş ve ifa olunan hizmetlerin gerek iş devamı müddetince ve gerekse işin bitiminden sonra sorumluluğu, işin kat’i kabulüne kadar Müteahhide ait olacaktır.” hükmünün yer aldığını,

29. Devir işlemleri yönetmeliğinin 4. maddesinin 1. fıkrasında “Kesin kabul aşamasına kadar işletmesi devredilecek tesislerin yapım sorumluluğu DSİ’ye, işletme sorumluluğu ise EÜAŞ’a aittir. Bu süre içerisinde imalattan kaynaklanan hatalar DSİ teçhizat müteahhidi tarafından, işletmeden kaynaklanan hatalar ise EÜAŞ tarafından giderilir.” hükmünün yer aldığını,

30. Söz konusu düzenlemelerde HES tesislerinin işletilmesi, elektrik üretilmesi ve bu suretle elde edilecek kazancın DSİ tarafından EÜAŞ’a garanti edildiğine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığını, bu nedenle 2 numaralı ünitenin arıza nedeniyle çalışmaması sonucunda üretilemeyen elektrik bedeli nedeniyle EÜAŞ tarafından uğranıldığı belirtilen zararın DSİ’den talep edilmesinin yasal dayanağının bulunmadığını iddia etmiştir ve davanın reddine karar verilmesi ile davanın X. ve Y. şirketlerine ihbar edilmesini talep etmiştir.

 

III. Davacının Cevaba Cevap Dilekçesindeki İddialarının Özeti

31. Davacı EÜAŞ vekili, 25.03.2016 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı DSİ tarafından Ş. 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin D. İş: 2012 / 51 sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, 11.04.2012 tarihli bilirkişi raporunda arızanın imalat hatasından kaynaklandığı kanaatine varıldığının belirlendiğini, müvekkili EÜAŞ tarafından davalı DSİ’den arızanın giderilmesinin istendiğini ancak DSİ’nin yüklenicinin bilirkişi raporuna itiraz ettiğinden bahisle vaki zararları giderme yoluna gitmediğini,

32. Müvekkili EÜAŞ’a tutanakla teslim edilen demontaj takımlarının bulunamadığı ve bu nedenle zaman kaybına uğranıldığı iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, zira EÜAŞ’ın gerekli aletleri tedarik etmesi hususunun kendisine bildirilmesi üzerine toplam 6 gün içerisinde rotor kutuplarını da demonte ederek bu durumu DSİ’ye bildirdiğini, iddia edildiği üzere demontaj malzemelerinden kaynaklanan bir gecikmenin yaşanmadığını,

33. Kesin kabul tutanağının yanı sıra tespit edilen beş eksikliğin giderilmesi için ayrı bir tutanak ile yükleniciye 13.07.2015 tarihine kadar süre verildiğini iddia etmiştir.

 

IV. İhbar Olunan X. Şirketinin 02.07.2018 Tarihli Beyan Dilekçesinin Özeti

34. İhbar olunan X. şirketi vekili, 02.07.2018 tarihli beyan dilekçesinde özetle; davaya konu Ş. HES’in 2. ünitesinin 7 Temmuz 2011 tarihinde devre dışı kaldığını, davacının, ilgili tarihte yürürlükte olan Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 39. maddesi uyarınca işlettiği santrale ilişkin sigorta yaptırma yükümlülüğü altında olduğunu, eğer davacı tarafından zaten sigorta şirketinden tahsilat yapılma olasılığı var ise davacının huzurdaki davayı ikame etmekte hukukî menfaatinin bulunmadığını, davacının, yasal zorunluluk bulunmasına karşı sigorta yaptırmamış olması durumunda davacının davalıya karşı hak iddia etmesinin mümkün olmadığını,

35. Kesin kabulünün gerçekleşmesi sonucu dava açılmasının mümkün olmadığını, davacının davasının herhangi bir yasal dayanağının bulunmadığını, davacının, işin kesin kabulüne ilişkin süreçte bizzat görev aldığını, bu çerçevede müşahit görevlendirmesi dahi yaptığını, işin kesin kabulünün gerçekleştirilmesine ve sürecin içerisinde yer almasına rağmen herhangi bir itiraz dile getirmediğini ve bu süreçte hiçbir hakkını saklı tutmadığını, davacının Ş. 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin D. İş: 2012 / 51 sayılı dosyasından alınan delil tespit raporu uyarınca arızanın imalat hatasından kaynaklanmış olabileceğini 3 yıl boyunca biliyor olmasına rağmen kesin kabule rıza gösterdiğini ve kesin kabulden 1 yıl sonra huzurdaki davayı ikame ettiğini,

36. Davacının, devir işlemleri yönetmeliğinin 4. maddesinin, 1. fıkrasının (ğ) bendi uyarınca kesin kabulü gerçekleşmiş bir işe yönelik herhangi bir talepte bulunmasının hukuken yasaklandığını zira anılan hükümde EÜAŞ’ın daha önce kabulü yapılmış olan inşaat işleri ile ilgili taleplerde bulunamayacağının belirtildiğini, bu durumun istisnasının ancak gizli ayıp olabileceğini ancak somut olayda gizli ayıbın söz konusu olmadığını, zira davacının kesin kabul öncesinde olası imalat hatasından haberdar olduğunu,

37. Davacı ile davalı arasındaki hukukî ilişkinin mevzuat tarafından özel olarak düzenlendiğini ve devir işlemleri yönetmeliğinin, davacıya, santral ünitesinin çalışmaması durumunda uğrayabileceği bir zarara ilişkin olarak davalıya karşı talepte bulunma hakkı tanımadığını, davacı ile davalı arasında imzalanan geçici işletme devir protokolünde de aksi yönde bir düzenlemenin bulunmadığını,

38. Ş. 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin D. İş: 2012 / 51 sayılı dosyasında yapılan delil tespitinin hükme esas alınamayacağını, arızanın yükleniciye isnat edilebilecek bir kusur neticesinde meydana geldiğine dair kesin bir bulgu da bulunmadığını,

39. Yüklenicinin arızayı gidermeyi kabul etmesinin, ayıbı kabul ettiği anlamını taşımadığını, delil tespiti raporunun salt birkaç fotoğrafa bakılarak düzenlendiğini ve hiçbir bilimsel test gerçekleştirilmediğini, delil tespit raporunda kesin bir görüş bildirilmediğini bu nedenle raporun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, hasarın davacının kendi kusurundan kaynaklanabileceğini, davacının zararın artması açısından müterafik kusuru bulunduğunu, zira davacının kendisine davalı tarafından teslim edilen özel üretim aletlerini kaybetmesi ve santralde işbirliği sağlanamaması sebebiyle yaklaşık 6 aylık bir süre kaybı yaşandığını, zarar miktarının ve faiz oranının hatalı yöntemlerle hesaplandığını iddia etmiştir ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

 

V. Davacının 06.08.2018 Tarihli Beyan Dilekçesinin Özeti

40. Davacı EÜAŞ vekili, 06.08.2018 tarihli beyan dilekçesinde ihbar olunanın beyanlarına cevaben özetle; müvekkili EÜAŞ tarafından Ş. HES tesisleri için teknik şartname gereği sigorta yapıldığını, söz konusu arızanın malzeme / imalat / tasarım kaynaklı olduğundan tazmin yoluna gidilmediğini,

41. Kesin kabul sürecinde, mevcut arıza firma tarafından giderildiğinden kesin kabul tutanağı ve tespit edilen eksikliklere ait tutanaklarda santraldaki mevcut sorunların dışında herhangi bir husus yazılmadığını, bu durumun söz konusu arızadan kaynaklı kayıplardan müvekkili EÜAŞ tarafından vazgeçildiği anlamına gelmediğini, santralin ilgili süreçte EÜAŞ tarafından devir alınmadığından tüm sorunların muhatabının davalı DSİ olduğunu,

42. DSİ tarafından geçici kabul yapılarak akabinde geçici işletme devri ile EÜAŞ’a devredilen HES’lerde, geçici işletme devrinin yapılmasından kesin kabul sürecine kadar işletme / bakım faaliyetleri dışında proje veya imalat kaynaklı sorunların yüklenici tarafından giderilmesi gerektiğini,

43. Söz konusu arızanın, bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi, yüklenici kaynaklı olduğunun tespit edildiğini, firmanın söz konusu arızayı gidermesinin, kendisinden (yükleniciden) kaynaklı bir sorun olduğunu kabul ettiği anlamına geldiğini,

44. İhbar olunanın delil tespiti neticesinde alınan rapora karşı itirazlarının hukuken yerinde olmadığını iddia etmiştir.

 

VI. Davalının İkinci Cevap Dilekçesindeki İddialarının Özeti

45. Davalı DSİ vekili, 08.11.2018 tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı EÜAŞ’ın sözleşmenin tarafı olmadığını, sözleşmenin taraflarının davalı DSİ ile elektromekanik yüklenicileri olduğunu, EÜAŞ’ın montaj takımlarını kaybettiğini ve EÜAŞ tarafından yeniden yapılan imalatın hatalı olduğunu,

46. İlgili yönetmelik ve geçici devir tutanağındaki “imalat hatalarından kaynaklı hususlar DSİ tarafından, işletmeden kaynaklı kusurlar EÜAŞ tarafından giderilecektir.” ibaresi gereğince, yüklenicinin arızanın giderilmesinden ziyade arızanın işletme kaynaklı olduğu konusunda raporlama yaparak arıza gidermeye girmeden DSİ’den kesin kabulün yapılmasını talep ettiğini, ancak davalı DSİ’nin yükleniciye, çalışmayan bir santralin kesin kabulünün yapılmasının mümkün olmadığını, santralin arızasını giderip çalışır hâle getirerek kesin kabul talebinde bulunabileceklerini bildirdiğini, dolayısıyla DSİ’nin santral arızasının giderilmesi hususunda kayıtsız kalmadığını, arızanın giderilmesi hususunda bir an önce çalışmalara başladığını,

47. Müvekkili DSİ tarafından inşaatı tamamlanan HES’lerin, işletilmek üzere bilâ-bedel davacı EÜAŞ’a geçici işletme devir protokolü ile devredildiğini, kesin devir işlemleri yapılıncaya kadar santralin mülkiyetinin DSİ’ye ait olduğunu, EÜAŞ’ın kesin devir işlemleri yapılıncaya kadar santrali DSİ adına geçici olarak işlettiğini, bu durumun DSİ’nin işletme lisansı olmamasından kaynaklandığını, mülkiyeti DSİ’ye ait olan bir santralin arızasının giderilmesi aşamasında üretilmeyen enerji bedelinin DSİ’den talep edilmesinin anlaşılır bir durum olmadığını,

48. Sözleşmede davacı EÜAŞ’ın değil davalı DSİ’nin taraf olduğunu, dolayısıyla işin de DSİ’nin işi olduğunu, mülkiyeti DSİ’ye ait olan bir santralde her ne kadar EÜAŞ’ın takım kaybetme, santral vincinin periyodik muayenelerini yaptırmama gibi kusurları olsa da DSİ’nin gerekeni yaptığını ve santralin onarımını ilgili firmaya yaptırdığını, hem de garanti süreleri dolmasına rağmen birkaç milyon dolarlık işi DSİ’nin ilgili yönetmelik gereği bilâ-bedel yaptırdığını, buna rağmen davacı EÜAŞ’ın üretilemeyen enerji talebinde bulunmasının anlaşılır bir durum olmadığını,

49. Kesin kabul aşamasına kadar işletmesi devredilecek tesislerin yapım sorumluluğunun DSİ’ye, işletme sorumluluğunun ise EÜAŞ’a ait olduğunu, bu süre içerisinde imalattan kaynaklanan hataların DSİ teçhizat müteahhidi tarafından, işletmeden kaynaklanan hataların ise EÜAŞ tarafından giderileceğinin düzenlendiğini ve bahsi geçen arızanın da işin yüklenicisi tarafından giderildiğini,

50. Kesin devir işlemine kadar santralin mülkiyetinin DSİ’ye ait olduğunu, santralin, EÜAŞ tarafından DSİ adına geçici işletme devri protokolü çerçevesinde işletildiğini, mülkiyeti DSİ’ye ait olan bir santralin geçici işletmesini yapan bir kuruluş tarafından, herhangi bir arıza giderilmesi sürecinde üretilemeyen enerji bedelinin mülkiyet sahibi DSİ’den talep edilemeyeceğinin izahtan vareste olduğunu iddia etmiştir.

 

VII. İhbar Olunan X. Şirketinin 29.01.2019 Tarihli Beyan Dilekçesinin Özeti

51. İhbar olunan X. şirketi vekili, 29.01.2019 tarihli beyan dilekçesinde özetle; davacının sigorta şirketinden tazmin talebinde bulunabileceğini, zira dava konusu olayların da sigorta poliçesi kapsamında olduğunu,

52. Kesin kabulden önce veya en geç kesin kabul aşamasında talep edilmeyen ve kesin kabul tutanağının imzalanması sırasında bunlara yönelik hakların saklı tutulmadığı zararların, kesin kabulden sonra ileri sürülmesinin mümkün olmadığını,

53. Davacının bir yandan kesin kabule rıza göstermesi diğer yandan ise, kesin kabulün gerçekleşmesinden 1 yıl sonra işbu davayı ikame etmesinin çelişkili davranış yasağı teşkil ettiğini,

54. Devir işlemleri yönetmeliğinin 4. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendi uyarınca davacı EÜAŞ’ın, kesin kabulü gerçekleşmiş bir işe yönelik herhangi bir talepte bulunmasının hukuken yasaklandığını,

55. Kesin kabul tutanağında haklarını saklı tutmayan davacının artık davalıya karşı hak talep etmesinin mümkün olmadığını,

56. Santralin davacıya geçici devrinin 27.02.2006’da yapıldığını, kesin devrinin ise hâlen yapılmadığını, davaya konu olayın 07.07.2011 tarihinde meydana geldiğini, dava konusu olayın, santralin davacıya kesin devrinin henüz gerçekleşmediği bir tarihte vuku bulduğunu, davacının, santralin henüz kesin biçimde kendisine devredilmediği bir dönemde vuku bulan bir olaya ilişkin kâr mahrumiyeti iddiasında bulunmasının ise mümkün olmadığını,

57. Devir işlemleri yönetmeliğinin 4. maddesinin 1. fıkrasının (l) bendinde, kesin kabul aşamasına kadar imalattan kaynaklı hata olması sonucunun sadece “tamir isteme hakkı” olduğu belirtilerek kâr mahrumiyetinin söz konusu olamayacağının teyit edildiğini,

58. Davacının talebinin “dolaylı zarar” olduğunu dolaylı zararların yüklenicinin garantisi kapsamında olmadığını, yüklenici ile DSİ arasındaki sözleşmede de dolaylı zararların garanti kapsamına girmediğinin açıkça belirtildiğini,

59. Arıza ve zararın imalat hatasından kaynaklanmadığını,

60. Davacının, santrali düzgün işlettiğini ispatlayamadığını, bakım ve onarım yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispatlayamadığını, arızanın davacının santrali devralıp 5 yıl işletmesinden sonra meydana geldiğini, dava konusu olayın, yüklenicinin santrali teslim tarihinden 5 yıl sonra meydana gelmesinin işletim / bakım / onarım eksikliğine işaret ettiğini iddia etmiştir.

 

C. İNCELENMESİ GEREKEN HUKUKÎ SORUNLAR

61. Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta davacı vekili esasen; müvekkili EÜAŞ tarafından geçici işletme devri ile işletilmeye başlanılan Ş. HES’in 2. ünitesinin 07.07.2011 tarihinde vibrasyon değerlerinin yükselmesi sebebiyle devre dışı kaldığını, türbin taşıyıcı ve kılavuz yataklarında hasar meydana geldiğini, arıza giderilene kadar santrale gelen suyun enerjiye çevrilemeden boşa akıtıldığını, DSİ tarafından Ş. Asliye Hukuk Mahkemesinde bilirkişi tespiti yaptırıldığını ve bilirkişi raporunda arızanın imalat kusurundan kaynaklandığının ifade edildiğini, yüklenicinin işin kesin kabulünün yapılabilmesi için arızanın giderilmesini üstlendiğini bildirdiğini, yüklenici firmanın edimin ifasını geciktirmek suretiyle davacı müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini ancak şirketin muhatabının DSİ olduğundan zararın DSİ tarafından giderilmesi gerektiğini iddia etmektedir.

62. Davalı ise; kesin kabul heyetinin oluşturulduğunu, kesin kabul heyetinin 12.05.2015 - 13.05.2015 tarihlerinde işyerinde yapmış olduğu inceleme neticesinde, kesin kabul tutanağının yanı sıra tespit edilen beş eksikliğin giderilmesi için ayrı bir tutanak ile yükleniciye 13.07.2015 tarihine kadar süre verildiğini, her iki tutanağın da taraflar ve EÜAŞ tarafından müşahit olarak görevlendirilen personel tarafından imzalandığını, 13.05.2015 tarihli tutanakta bahsedilen eksikliklerin giderildiğine dair 24.07.2015 tarihli tutanağın da müşahit personel tarafından imzalandığını, anılan tutanağın DSİ’ye intikali üzerine DSİ Genel Müdürlük makamınca 01.09.2015 tarihinde kesin kabul tutanağının onaylandığını ve 07.09.2015 tarihinde EÜAŞ’a gönderildiğini, işletmesi devredilecek tesislerin yapım sorumluluğunun kesin kabul aşamasına kadar DSİ’ye ait olduğunu, bu süre içerisinde imalattan kaynaklanan hataların DSİ teçhizat müteahhidi tarafından, işletmeden kaynaklanan hataların ise EÜAŞ tarafından giderileceğini, arıza nedeniyle EÜAŞ tarafından uğranıldığı belirtilen zararın DSİ’den talep edilmesinin yasal dayanağının bulunmadığını iddia etmektedir.

63. İhbar olunan X. şirketi ise; davacının kabul tutanağını haklarını saklı tutmaksızın imzaladığını, kesin kabulü gerçekleştirilen işe dair herhangi bir hak ileri süremeyeceğini iddia etmektedir.

64. Sayın Av. E. M. tarafıma başvurarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için aşağıdaki sorular hakkında görüşümü talep etmiştir:

a. Davalı ile ihbar olunanlar arasındaki sözleşmenin hukukî niteliği nedir?
b. Bu sözleşme eser sözleşmesi olarak kabul edilecek olursa eserin kabulünün hukukî sonuçları nelerdir?
c. Uyuşmazlık konusu makinenin ayıplı olması ihtimalinde, davacı EÜAŞ’ın, davalı DSİ’den talepte bulunması mümkün müdür?
d. EÜAŞ’ın, eserin kesin kabulü esnasında müşahitlerinin hazır bulunmasına rağmen, hiçbir ihtirazî kayıt koymadığı dikkate alındığında huzurdaki davayı açması nasıl değerlendirilmelidir?

 

D. İNCELEME ve DEĞERLENDİRME

1. Davalı ile ihbar olunan arasındaki sözleşmenin hukukî niteliği nedir?

65. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. maddesi aynen şu şekilde kaleme alınmıştır:

“Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.”

66. Hükmün bu düzenlemesine göre davalı DSİ ile ihbar olunanlar arasındaki sözleşmeyi bir eser sözleşmesi olarak nitelendirmek gerekir. Zira taraflar arasındaki ilişkide davalı DSİ iş sahibi, ihbar olunan X. ve Y. şirketileri ise birlikte yüklenici sıfatına sahiptir. İhbar olunanlar, yüklenici sıfatıyla bir eser meydana getirmeyi ve bu eseri iş sahibine teslim etmeyi taahhüt etmiştir. Davalı DSİ de iş sahibi sıfatıyla bu eser karşılığında yükleniciye bir bedel ödemeyi taahhüt etmiştir.

 

2. Eser sözleşmesinde eserin kabulünün hukukî sonuçları nelerdir?

67. Dosyadaki belgeler incelendiğinde, konsorsiyumun Türbin ve Jeneratörleri de içeren iki Ünite’yi kapsayan bir eser sözleşmesi çerçevesinde DSİ’ye 2006 yılında bir eser teslim ettiği ve DSİ’nin de eseri EÜAŞ’a teslim ettiği, eser sözleşmesine konu Jeneratör 2’de 2011 yılında hasar meydana geldiği (ki X. şirketi dilekçelerinde bu hususa ilişkin sorumluluğu reddetmiştir), Jeneratör 2’nin rotorunun 2014 yılında yenisi ile değiştirildiği ve 2015 yılında eserin kesin kabulünün (FAC) yapıldığı görülmektedir.

68. Dolayısıyla huzurdaki uyuşmazlığın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Eserin kabulü” kenar başlığını taşıyan 477. maddesi çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekir. Gerçekten de davalı DSİ, eser için bir kesin kabul tutanağı imzalamıştır. Ayrıca bu kesin kabul tutanağı imzalanırken davacı EÜAŞ’ın da bu tutanağa imza attığı görülmektedir. Bu nedenle öncelikle eserin iş sahibi tarafından kesin kabulünün hukukî sonuçları incelenecektir. Bu incelemenin ardından ayrı bir soru altında davacı EÜAŞ’ın kesin kabul sürecinde davalı işsahibi DSİ’nin yanında yer alarak kesin kabul tutanağını DSİ ile birlikte imzalamasının hukukî sonuçları ele alınacaktır.

69. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 477. maddesi aynen şu şekilde kaleme alınmıştır:

“Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder.

 İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır.

 Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.”

70. Hükmün bu düzenlemesine göre, eserin kabulünden sonra yüklenici eserdeki açık ayıplar bakımından her türlü sorumluluktan kurtulmaktadır. Gerçekten de eserin kabulü, eserin sözleşmeye uygun olarak teslim edildiğini belirten bir irade beyanıdır. Dolayısıyla da eserdeki açık ayıplar bakımından yükleniciyi her türlü sorumluluktan kurtarır.

71. Nitekim doktrinde Eren de eserin kabulünü aynen şu şekilde tanımlamaktadır(2) :

“… Eserin kabulü, işsahibinin ayıptan doğan haklarını ortadan kaldırır. Eserin kabulü, hukukî niteliği itibariyle bir irade beyanıdır. Bununla işsahibi, yükleniciye karşı teslim edilen eserin sözleşmeye uygun yapıldığını, dolayısıyla ayıpsız olduğunu bildirmiş olur. …”

72. Doktrinde Kurşat da konuya ilişkin monografik eserinde aynen şu açıklamalarda bulunmuştur(3) :

“… Yapının kabulü, inşaatın sözleşmeye uygun görüldüğü ve ayıp iddiasında bulunulmayacağı dolayısıyla iş sahibinin yapıyı benimsemesi yönündeki irade açıklaması niteliğindedir. TBK. m. 477 / f. 1 uyarınca, eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur. Böylece eseri kabul eden iş sahibi, yapıya olduğu gibi onay vermiş ve yapının sözleşmeye uygun olduğuna muvafakat etmiş olur. …”

73. Hemen belirtmek gerekir ki, yazarların yukarıdaki tespitleri sadece açık ayıplar için geçerlidir. Eğer eserin kesin kabulü sırasında eserde gizli bir ayıp varsa eserin kesin kabulünün yükleniciyi sorumluluktan kurtaramayacağı açıktır.

74. Nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin T: 18.02.2004, E: 2003 / 5114, K: 2004 / 813 sayılı kararına göre de(4) :

“… Somut olaya dönüldüğünde, inşaatların 9.6.1992 tarihinde geçici kabulünün, 20.4.1994 tarihinde kesin kabulünün yapılması nedeniyle davanın açıldığı 19.12.1997 tarihi itibariyle yüklenici C. Ltd. Şti.nin açık ayıplardan sorumlu tutulamayacağı ortadadır. …”

75. Görüldüğü üzere, işsahibinin eserin kabulüne yönelik irade beyanı, yükleniciyi, eserdeki açık ayıplar bakımından her türlü hukukî sorumluluktan kurtarmaktadır. Eserdeki gizli ayıp hususu ise hemen aşağıda ayrı bir başlık altında incelenecektir.

76. Bu noktada şu kadarına işaret etmek isteriz ki kesin kabul beyanı geri alınamaz. Nitekim doktrinde Gümüş de kabul beyanından geri dönülemeyeceğini aynen şu şekilde ifade etmiştir(5) :

“… Eserin kabulü, iş sahibinin …” yüklenicinin “… teslim ettiği eserin sözleşmeye uygun, dolayısıyla ayıpsız bulduğuna yönelik bir irade açıklamasıdır. … Kabul beyanı geri alınamaz. …”

77. Doktrinde Kurşat’a göre de(6) :

“… Kabul iradesi kesindir ve bu yöndeki açıklamanın geri alınması ve iş sahibinin adeta vazgeçip tekrar ayıba karşı tekeffül hükümlerine başvurmak istemesi mümkün değildir. …”

78. Kısacası doktrinde ve Yargıtay kararlarında isabetle belirtildiği üzere, eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici eserdeki açık ayıplar bakımından her türlü sorumluluktan kurtulacak; iş sahibinin esere muvafakati ile eserde bulunabilecek bir bozukluk yüzünden sözleşmenin muhtemel kötü ifası olgusu düzeltilmiş olacak, bozukluğa rağmen yüklenici hukuken borcunu tam olarak ifa etmiş addolunacaktır.

 

3. Eserin kabulü esnasında ihtirazî kayıt konulmamış olmasının hukukî sonuçları nedir?

79. Bu noktada belirtilmesi gereken bir diğer husus da davalı DSİ’nin kesin kabul tutanağını imzalarken herhangi bir ihtirazî kayıt ileri sürmemesidir. Gerçekten de bazı hâllerde iş sahibi eseri kabul ederken ihtirazî kayıt ileri sürerek yüklenicinin kesin kabul nedeniyle sorumluluğunun ortadan kalkmasını engelleyebilmektedir.

80. Doktrinde Kurşat ihtirazî kayıt konulmadan eserin teslim alınması hâlinde yüklenicinin sorumluluğunun sona ereceğini aynen şu şekilde ifade etmektedir(7) :

“… Eserin teslim alınması esnasında iş sahibi tarafından bilinen ayıplar yahut muayeneye ihtiyaç olmaksızın görülebilecek ayıplar (apaçık / aşikar ayıplar) bakımından ihtirazı kayıt konulmamışsa bunlar nedeniyle sorumluluk sona ermelidir. …”

81. Doktrinde Seliçi’ye göre de(8) :

“… Muvafakat inşaat sahibinin teslim edilen inşaatın sözleşmeye uygun olarak noksansız yerine getirildiğini belirten bir irade beyanıdır. … Bunun sonucunda inşaat sahibi bozukluktan doğan haklarını kaybeder. … Fakat muvafakatin ihtirazi kayıtla beyan edilmesi mümkündür. Çoğu zaman inşaat sahibi, inşaatta belirttiği düzeltmelerin yapılması kaydıyla inşaata muvafakat ettiğini beyan eder. Düzeltmeler yapılmadığı takdirde şart yerine getirilmiş olmayacağından, inşaata muvafakat verilmiş sayılamaz. … Borçlar Kanunu muvafakatin müteahhidi sorumluluktan kurtarıcı etkisini sadece açık bozukluklar için kabul etmiştir. ... İş sahibi, eseri ihtirazi kayıd ileri sürmeden kabul edince, eser sözleşmesi gereği gibi ifa edilmiş addolunur ve ifa ile sona erer. Gereği gibi ifa edilerek sona ermiş bir sözleşmeye dayanarak taleplerde bulunamaz. …”

82. Kısacası işsahibi, eseri teslim alırken ihtirazî kayıt ileri sürmemişse yüklenicinin açık ayıplar nedeniyle sorumluluğu ortadan kalkacaktır.

 

4. Kesin kabulün gizli ayıplar bakımından etkisi nedir?

83. Doktrinde Tandoğan gizli ayıbı aynen şu şekilde tanımlamaktadır(9) :

“… Gizli ayıplar eserin teslimi sırasında göze çarpmayan ve usulüne uygun bir muayene ile de ortaya çıkarılamayacak olan ayıplardır; bunlar ya teslim sırasında çekirdeği bulunup sonradan gelişerek fark edilebilir duruma gelen veya teslim sırasında var olan bir ayıbın etkisiyle daha sonra doğan (ikincil ayıp) ya da teslim sırasında bulunmalarına rağmen usulüne uygun bir muayeneyle anlaşılamayan (basit gizli ayıp) ayıplardır. …”

84. Eserde gizli ayıp varsa işsahibinin kesin kabul beyanının yüklenicinin gizli ayıplar bakımından sorumluluğunu ortadan kaldırması mümkün olamaz. Gerçekten de doktrinde Kurşat’ın da isabetle belirttiği üzere işsahibinin kesin kabul beyanının kapsamına onun arzu etmediği, bir diğer söyleyişle, onun kesin kabul iradesini şekillendirmeyen hususların girmesi kabul edilemez(10) .

 

5. Somut olayda davalı DSİ’nin yükleniciye karşı herhangi bir talepte bulunması mümkün müdür?

85. Yukarıda yaptığımız açıklamalarda eser sözleşmelerinde işsahibinin eseri kesin olarak kabul etmesinin yüklenicinin açık ayıplar bakımından sorumluluğunu tümüyle ortadan kaldıracağı sonucuna varmış bulunuyoruz. Açık ayıplar bakımından işsahibinin eseri herhangi bir ihtirazî kayıt koymadan kabulü aynı hukukî sonucu doğuracak ve yüklenicinin sorumluluğuna gidilmesi söz konusu olmayacaktır. Ancak eserde gizli ayıp mevcutsa işsahibinin eseri kesin kabulü ya da ihtirazî kayıt koymadan kabulü yüklenicinin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.

86. Dosyadaki belgeler incelendiğinde, konsorsiyumun Türbin ve Jeneratörleri de içeren iki Ünite’yi kapsayan bir eser sözleşmesi çerçevesinde DSİ’ye 2006 yılında bir eser teslim ettiği ve (DSİ’nin de eseri EÜAŞ’a teslim ettiği), eser sözleşmesine konu Jeneratör 2’de 2011 yılında hasar meydana geldiği (ki X. şirketi dilekçelerinde bu hususa ilişkin sorumluluğu reddetmiştir), Jeneratör 2’nin rotorunun 2014 yılında yenisi ile değiştirildiği ve 2015 yılında eserin kesin kabulünün (FAC) yapıldığı görülmektedir.

87. Somut olayda DSİ eseri kesin olarak kabul etmiştir ve kesin kabul sürecinde herhangi bir ihtirazî kayıt da ileri sürmemiştir. O hâlde, DSİ’nin kesin kabulü ile birlikte, yüklenici, eserde (varsa bile) açık ayıplar bakımından sorumluluğundan tümüyle kurtulmuştur.

88. Ayrıca somut olayda eserde gizli bir ayıbın varlığından da söz edilemez. Zira gizli ayıp eserin teslimi sırasında doğrudan fark edilemeyen ayıptır. Oysaki DSİ, 2015 yılında eserin kesin kabul tutanağını imzaladığı sırada Jeneratör 2’de 2011 yılında hasar meydana geldiğini ve ilgili jeneratörün rotorunun 2014 yılında yenisi ile değiştirildiğini bilmektedir. Kaldı ki DSİ aynı hususa ilişkin 2012 yılında delil tespiti dahi yaptırmıştır. O hâlde eserde gizli bir ayıp söz konusu olmadığı için işsahibinin eseri kesin kabulü üzerine yüklenicinin gizli ayıplar bakımından sorumluluğunun devam edeceğinden söz edilemez.

89. Eserin kesin kabulü ile yalnız ayıba karşı tekeffülden doğan haklar değil tazminat talepleri de ileri sürülemez hâle gelir. Nitekim doktrinde Kurşat’a göre de(11) :

“… Kabul ile birlikte tazminat dahil ayıptan kaynaklanan bütün haklar düşer. …”

90. Dolayısıyla ihtirazî kayıt konulmaksızın kesin kabul gerçekleşmişse artık ayıp nedeniyle tazminat talebi de dinlenemez. Zira ayıba ilişkin tüm haklar eserin kesin kabulü ile birlikte düşmektedir. Bu nedenle eserin kesin kabulü üzerine işsahibinin yükleniciden tazminat talebinde bulunması da mümkün değildir. Eserde gizli bir ayıp bulunması hâli bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir; ancak, yukarıda da belirttiğimiz üzere somut olayda eserde gizli bir ayıp bulunmamaktadır.

 

6. Uyuşmazlık konusu makinenin ayıplı olması ihtimalinde, davacı EÜAŞ’ın, davalı DSİ’den talepte bulunması mümkün müdür?

91. Davacı EÜAŞ ile davalı DSİ arasındaki hukukî ilişki mevzuatta özel olarak düzenlenmiştir. İlgili yönetmeliğin adı “Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Tarafından İnşa Edilmiş, İşletmeye Alınmış ve İşletmeye Alınacak Hidroelektrik Santrallerinin Enerji Üretimi ile İlgili Kısımları ve Bunların Mütemmim Cüzleri Olan Taşınmazların Elektrik Üretim Anonim Şirketine Devir İşlemlerine Ait Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”tir (yukarıda kısaca devir işlemleri yönetmeliği olarak zikredilmiştir).

92. O hâlde davacı EÜAŞ ile davalı DSİ arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için bu yönetmeliğin konuya ilişkin düzenlemesinin incelenmesi gerekir.

93. Devir işlemleri yönetmeliğinin 4. maddesi “işletmeye alınacak tesislerin devri” kenar başlığını taşımaktadır. Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendi aynen şu şekilde kaleme alınmıştır:

“Devredilecek tesislerin geçici ve kesin kabulleri sırasında müşahit olarak EÜAŞ adına en az bir temsilci bulunur. Kabul tarihleri en az onbeş gün önceden DSİ tarafından yazılı olarak EÜAŞ’a bildirilir. Geçici ve kesin kabuller DSİ tarafından ve mevzuatına uygun olarak yapılır. Kabul tutanaklarının bir örneği EÜAŞ temsilcisine verilir. EÜAŞ temsilcisi tarafından sözleşme ve eklerine uygun olarak işletme sırasında tespit edilmiş hususlar bir rapor halinde kabul sırasında tavsiye niteliğinde kabul heyetine bildirilir. EÜAŞ, daha önce kabulü yapılmış olan inşaat işleri ile ilgili taleplerde bulunamaz.”

94. Somut olayda, devir işlemleri yönetmeliğinin bu düzenlemesine uygun olarak bir kesin kabul heyeti oluşturulmuştur. Kesin kabul heyetinin 12.05.2015-13.05.2015 tarihlerinde yerinde yapmış olduğu inceleme neticesinde kesin kabul tutanağı hazırlanmıştır. Ancak kesin kabul heyeti bu sırada bazı eksiklikleri de tespit etmiştir ve bu eksiklikler için de ayrı bir tutanak hazırlanmıştır. Yükleniciye, tespit edilen bu eksikliklerin giderilmesi için 13.07.2015 tarihine kadar süre verilmiştir. Yüklenici bu eksiklikleri gidermiştir. Yüklenicinin bu eksiklikleri gidermesinden sonra, kesin kabul tutanağı DSİ genel müdürlük makamlarınca 01.09.2015 tarihinde onaylanmıştır. Her iki tutanak da EÜAŞ temsilcisi tarafından imzalanmıştır.

95. Dolayısıyla somut uyuşmazlıkta devir işlemleri yönetmeliğinin 4. maddesinin (ğ) bendindeki şartların gerçekleştiği görülmektedir. Bu nedenle EÜAŞ’ın, daha önce kabulü yapılmış olan inşaat işleri ile ilgili olarak DSİ’den herhangi bir talepte bulunması mümkün değildir.

96. Esasen bu noktada gözden uzak tutulmaması gereken en önemli husus şudur; kesin kabul sürecinde davacı EÜAŞ, davalı DSİ’nin yanında yer almış, onunla birlikte hareket etmiş, kesin kabul tutanağını onunla birlikte imzalamış ve kesin kabul esnasında hiçbir ihtirazî kayıt ileri sürmemiştir. Bu durum da EÜAŞ’ın DSİ’den herhangi bir tazminat talep edemeyeceği yönündeki değerlendirmemizin doğruluğunu ve konuya ilişkin yönetmeliğin ilgili düzenlemesinin (m. 4 / f. 1, (ğ) bendinin) yerindeliğini ayrıca teyit etmektedir.

 

7. EÜAŞ’ın, eserin kesin kabulü esnasında müşahitlerinin hazır bulunmasına rağmen, hiçbir ihtirazî kayıt koymadığı dikkate alındığında huzurdaki davayı açması nasıl değerlendirilmelidir?

97. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, konuya ilişkin yönetmelik hükmü son derece açıktır. Bu hüküm çerçevesinde EÜAŞ’ın, daha önce kabulü yapılmış olan inşaat işleri ile ilgili taleplerde bulunması mümkün değildir.

98. Ayrıca belirtmek gerekir ki, EÜAŞ’ın eserin kabulü esnasında hiçbir ihtirazî kayıt koymamış olmasına rağmen huzurdaki davayı açmış olması TMK m. 2 uyarınca bir hakkın kötüye kullanılması hâli olarak da nitelendirilmelidir. Zira TMK m. 2 uyarınca, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüst davranmakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğün kapsamına çelişkili davranmama yükümlülüğü de girer.

99. Bilindiği üzere bir kişi özellikle bir borç ilişkisinde ilişkinin karşı tarafında hukuken korunmaya layık ve önemli bir güven uyandırdıktan sonra artık bu davranışına ve karşı tarafta uyandırdığı güvene aykırı, onunla çelişkili şekilde bir davranış sergileyemez ve önceki davranışlarıyla çatışan sonraki (çelişkili) davranışlarıyla ilişkinin karşı tarafında bir hayal kırıklığı yaratamaz. Böyle bir çelişkili davranışın sonucu bir hakkın kötüye kullanılması hâli teşkil eder. Hukuk sistemimizde bu ilke çelişkili davranış yasağı olarak nitelendirilmektedir.

100. Somut olayda da EÜAŞ’ın eserin kabulü esnasında müşahitlerinin bulunduğu ve bu müşahitlerin kesin kabul tutanağını, ihtirazî kayıt koymaksızın imzalamış olduğu açıktır. Ayrıca EÜAŞ, DSİ tarafından kendisine teslim edilen eserin (Jeneratör 2) daha önce bozulduğunu ve yeniden yapıldığını bilmektedir. Eserin kesin kabulü sürecinde de bu bilgilere sahip olarak hareket etmiştir. EÜAŞ müşahitleri eserin kesin kabulü sırasında herhangi bir ihtirazî kayıt koymamıştır. EÜAŞ, böylelikle kendisine teslim edilen Jeneratör 2’nin daha önce bozulduğunu, tamir edildiğini bilen bir kişi olarak kesin kabul sürecinde herhangi bir ihtirazî kayıt ileri sürmeyerek DSİ nezdinde bizce hukuken korunmaya değer haklı (esaslı) bir güven uyandırmıştır. Hâl böyle olmasına rağmen EÜAŞ’ın huzurdaki davayı açması DSİ’de uyandırdığı bu haklı güvene aykırıdır ve bu durum çelişkili davranış yasağının ihlali anlamına gelir.

101. Dolayısıyla EÜAŞ’ın açtığı bu dava hem yukarıda anılan yönetmelik hükümleri çerçevesinde hem de TMK m. 2 / f. 2 çerçevesinde reddedilmelidir. Esasen EÜAŞ eseri (Jeneratör 2) teslim alırken bu konuda hâlâ bir tereddüdü, bir kaygısı var idiyse bu durumu dile getirebilir, bunun için eseri teslim almasına rağmen bir ihtirazî kayıt koyma yoluna gidebilirdi. O hâlde, EÜAŞ’ın eseri bu yönde hiçbir ihtirazî kayıt koymaksızın kabul etmesine rağmen huzurdaki davayı açmış olması yukarıda da vurguladığımız üzere TMK m. 2 / f. 2’ye aykırıdır.

 

E. SONUÇ

Yukarıda yapılan açıklamalar ve bilimsel değerlendirmeler çerçevesinde varılan sonuçlar şunlardır:

1. Davacı EÜAŞ ile davalı DSİ arasındaki hukukî ilişki mevzuatta bir yönetmelik ile özel olarak düzenlenmiştir.

2. Davacı EÜAŞ ile davalı DSİ arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için bu yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinin uygulanması gerekir. Zira somut olayda anılan hükmün aradığı şartların tümüyle gerçekleştiği görülmektedir. Gerçekten de uyuşmazlığa sebebiyet veren eser DSİ tarafından kesin olarak kabul edilmiş ve bu kesin kabul sürecinde müşahit olarak EÜAŞ adına iki temsilci hazır bulunmuştur.

3. Dolayısıyla EÜAŞ, daha önce kabulü yapılmış olan inşaat işleri ile ilgili olarak DSİ’den herhangi bir talepte bulunamaz.

4. Bu noktada gözden uzak tutulmaması gereken en önemli husus şudur; kesin kabul sürecinde davacı EÜAŞ, davalı DSİ’nin yanında yer almış, onunla birlikte hareket etmiş, kesin kabul tutanağını onunla birlikte imzalamış ve kesin kabul esnasında hiçbir ihtirazî kayıt ileri sürmemiştir. Bu durum da EÜAŞ’ın DSİ’den herhangi bir tazminat talep edemeyeceği yönündeki değerlendirmemizin doğruluğunu ve konuya ilişkin yönetmeliğin ilgili düzenlemesinin (m. 4 / f. 1, b. (ğ)) yerindeliğini ayrıca teyit etmektedir.

5. EÜAŞ, kendisine teslim edilen Jeneratör 2’nin rotorunun daha önce bozulduğunu, yeniden yapıldığını bilen bir kişi olarak kesin kabul sürecinde herhangi bir ihtirazî kayıt ileri sürmeyerek DSİ nezdinde bizce hukuken korunmaya değer haklı (esaslı) bir güven uyandırmıştır. Hâl böyle olmasına rağmen EÜAŞ’ın huzurdaki davayı açması DSİ’de uyandırdığı bu haklı güvene aykırıdır ve bu durum çelişkili davranış yasağının ihlali anlamına gelir. Dolayısıyla EÜAŞ’ın açtığı bu dava hem yukarıda anılan yönetmelik hükümleri çerçevesinde hem de TMK m. 2 / f. 2 çerçevesinde reddedilmelidir.

Saygılarımla.







 

 

 

 

 

 



* Bu hukukî mütalaa 30.04.2019 tarihinde kaleme alınmıştır.

(1) Anılan yönetmeliğin adı “Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Tarafından İnşa Edilmiş, İşletmeye Alınmış ve İşletmeye Alınacak Hidroelektrik Santrallerinin Enerji Üretimi ile İlgili Kısımları ve Bunların Mütemmim Cüzleri Olan Taşınmazların Elektrik Üretim Anonim Şirketine Devir İşlemlerine Ait Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”tir. Kısaca devir işlemleri yönetmeliği olarak anılacaktır.

(2) Fikret Eren; Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, Ankara, 2015, s: 640.

(3) Zekeriya Kurşat; İnşaat Sözleşmesi, İstanbul, 2017, s: 183.

(4 Kazancı İçtihat Bilgi Bankası.

(5) Mustafa Alper Gümüş; Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, C: 2, İstanbul, 2012, s: 57.

(6) Kurşat, age, s: 187.

(7) Kurşat, age, s: 185.

(8) Özer Seliçi; İnşaat Sözleşmelerinde Müteahhidin Sorumluluğu, İstanbul, 1978, s: 199-201.

(9) Haluk Tandoğan; Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C: 2, İstanbul, 1989, s: 220.

(10) Kurşat, age, s: 184.

(11) Kurşat, age, s: 183.

Tasarım ve yazılım NEVRES ürünüdür.
Av. Prof. Dr. İlhan Helvacı Hukuk Bürosu
Quasar Tower, No: 2807, Büyükdere Caddesi, No: 76, 34394, Şişli, İstanbul – Türkiye
Tel: +90 212 263 35 25 Faks: +90 212 263 35 26
X