19. MADEN RUHSATININ DEVRİ ve İNTİKALİ

• Maden Ruhsatının Devrinde Borçlandırıcı İşlem ve Tasarruf İşleminin Tespiti ve Tasarruf İşleminin Sebebe Bağlılığı • Maden Siciline Tescil ile Tescilin Yolsuzluğu • Maden Ruhsatının Mirasçılara İntikaline İlişkin Esaslar • İkale Sözleşmesinde Yer Alan İbra Kaydının Anlamı ve Sonuçları

HUKUKÎ MÜTALAA*

A. GİRİŞ

İstanbul Barosu avukatlarından Sayın Av. Ş. D. T. 18.07.2011 tarihinde tarafıma başvurarak, davacılar H. Y. ve Ö. Y. ile davalılar G. Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti. ve A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. arasında Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde E: 2001 / 328 numaralı dosya ile görülmeye başlanan ancak daha sonra yetki bakımından İmranlı Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilen dava hakkında yazılı bir hukukî mütalaa hazırlamamı talep etmiş ve söz konusu davanın dosyasının bir örneğini tarafıma tevdi etmiştir.

Sayın Av. Ş. D. T.’nin tarafıma tevdi ettiği dosyadaki belgeler tamamen objektif bir bakış açısıyla incelenmiş ve aşağıdaki bilimsel değerlendirmelere gidilmiştir.

 

B. UYUŞMAZLIGIN ÖZETİ

Taraflar arasındaki uyuşmazlık ana hatları ile şu şekilde özetlenebilir:

1. Davacıların murisi T.Y. ile A.S. (A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin ortağı ve temsilcisi) arasında 24.11.1990 tarihinde “Ön Anlaşma” imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre;

“ … Taraflar ortaklı olarak bir şirket kuracaklardır. Kurulacak olan bu şirkete T.Y., Türkiye’nin çeşitli illerinde bulunan takribi (100000) yüz bin hektarlık asgari (54) elli dört sahayı devredecektir. Yeni kurulacak şirkette … T.Y. % 33 pay alacaktır. A.S. % 67 alacaktır … A.S.; T.Y.’nin yeni kurulacak olan şirkete devredeceği sahalara karşılık olarak yabancı uyruklu tüzel veya şahıslardan gerekli sermayeyi temin edecektir. İşbu ön anlaşma hükümleri 31.03.1991 tarihine kadar geçerlidir. … ”

2. Davacıların murisi T.Y. ile A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. arasında (bu kez A.S., şirketi temsilen hareket etmiştir), 22.05.1991 tarihinde “Maden Sahaları İşletme Hakları Devir Sözleşmesi” imzalanmıştır. Bu sözleşme uyarınca T.Y., içinde dava konusu yerlerin de bulunduğu 81 adet maden sahasındaki işletme hakkını, A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye devretmiştir. Bunun karşılığında, A.S.’nin, A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’deki payından % 33’ünü T.Y.’ye devredeceği ve şirket pay defteri ile ticaret siciline kayıt için gerekli işlemleri yapacağı öngörülmüştür.

3. Davacıların murisi T.Y. ile A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. (bu kez de A.S., şirketi temsilen hareket etmiştir), 08.05.1993 tarihinde “Maden Sahaları İşletme Hakları Devir Sözleşmesi”ne “Ek Protokol” imzalamışlardır. Bu Ek Protokol’e göre;

“ … T.Y.’nin kanalıyla bahsi geçen devir sözleşmesi uyarınca A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. adına devredilmiş ve bundan sonra devredilecek sahalar, T.Y.’nin yazılı muvafakati olmadan üçüncü şahıslara devredilemez. A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti., adındaki sahaları ortaklı iş yapmak üzere üçüncü şahıslara devrettiği taktirde A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ne isabet edecek payının % 33’ü T.Y.’ye ait olacaktır. A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin adındaki sahaların üçüncü şahıslara devredilmesinden dolayı alınacak avanslar taraflara hisseleri nispetinde dağıtılacaktır. Yani alınacak avansın % 33’lük kısmı T.Y.’ye, % 67’lik kısmı da A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ne ait olacaktır. … ”

4. Dava konusu edilen üç maden sahasından birine ilişkin olan 22013 sicil sayılı ruhsat, T.Y. tarafından (burada Ö.Y. vekil sıfatıyla hareket etmiştir) A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye 23.06.1993 tarihinde devredilmiştir. Dava konusu olan 18246 sicil sayılı ruhsat ise, davacıların kendi çalışanları olduğunu iddia ettikleri H.S.G. adına kayıtlı olup, bu şahıs tarafından A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye 10.12.1993 tarihinde devredilmiştir. Bu devir işleminde davacı Ö.Y., davalı A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin vekili sıfatıyla hareket etmiştir.

5. Davacıların murisi T.Y. ile A.S. arasında, “Fesihname” başlıklı bir anlaşma daha imzalanmıştır. Tarihsiz olmakla birlikte, hayatın olağan akışına göre kronolojik olarak bu safhada yer aldığı düşünülen söz konusu “Fesihname”ye göre;

“ … Çeşitli Maden Sahalarımın işletme haklarının devri zımnında 22.05.1991 tarihinde A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. ile yapmış bulunduğumuz sözleşme her iki tarafın ittifakı ile ve hiçbir tazminat veya alacak talebi söz konusu olmaksızın feshedilmiştir. İşbu fesih sebebi ile taraflar birbirini kesin olarak ibra etmişlerdir. … ”

6. Yukarıdaki hukukî işlemlerin tarafı olan T.Y., 06.07.1995 tarihinde vefat etmiştir. Balıkesir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 25.10. 1995 tarih ve E: 1995 / 1179, K: 1995 / 1131 sayılı veraset ilamıyla tespit edildiği üzere, muris T.Y., geride yasal mirasçı olarak sağ kalan eş ve dokuz çocuk bırakmıştır.

7. Balıkesir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi, 29.12.1995 tarih ve E: 1995 / 1433, K: 1995 / 1419 sayılı kararıyla, davacı H.Y.’yi, Maden Kanunu m. 5 çerçevesinde tereke temsilcisi olarak tayin etmiştir.

8. 22.05.1991 tarihli “Maden Sahaları İşletme Hakları Devir Sözleşmesi” ile A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye devredilmesi kararlaştırılan … ili, … ilçesi sınırlarındaki 22406 sicil sayılı maden sahasının ruhsat hukuku düşmüş olduğundan, bu sahanın maden ruhsatı 60061 sicil sayısıyla davacılardan Ö.Y.’ye yeniden ihale edilmiştir.

9. Ö.Y., söz konusu maden sahasının ruhsatının yeniden elde edilmesi sürecinde, 15.07.2000 tarihinde bir “Taahhütname” imzalayarak şu beyanda bulunmuştur:

“ … ruhsat işlemlerinin adıma tahsisi ile ilgili çalışmaları başlatmış olduğumu; … ruhsat tahsis çalışmalarının tamamlanmasına müteakip, bu sahayı % 10 (yüzde on) hisse karşılığında A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ne devrini yapacağımı taahhüt ederim. … ”

Nihayetinde Ö.Y., bu maden sahasının ruhsatını 28.02.2003 tarihinde A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye devretmiştir.

10. A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. (V.S. şirket adına hareket etmiştir), tarihsiz olarak düzenlemiş olduğu taahhütnamede şöyle bir beyanda bulunmuştur:

“ … … ili hudutları içerisinde bulunan İR: 4312-ÖNİR: 4037 no’lu “Bakır Nikel” sahaları ve yeni bulunacak sahalardan ve bu sahalarla ilgili olarak yurtdışı, yurtiçi şirketlerle kurulacak olan ortaklıklardan ya da devirden (satışından) alacağımız hissenin, paranın % 10’unun (yüzde on) Bay Ö.Y.’ye verileceğini beyan ve taahhüt ederiz. … ”

Dosya içeriğinden anlaşıldığı kadarıyla İR: 4312 no’lu Bakır Nikel sahası, “Maden Sahaları İşletme Hakları Devir Sözleşmesi” ile A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye devredilen ve işbu davanın konusunu oluşturan 22013 sicil sayılı maden sahasını ifade etmektedir.

11. Yine A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. adına hareket eden V.Y., 17.01.2005 tarihli bir “Yetki Belgesi” düzenlemiştir. Bu Yetki Belgesi’ne göre;

“ … … ili İR: 4312, İR: 6797, AR: 83163 no’lu maden sahalarının satışı ile ilgili ön görüşmeler yapmaya, nihai satış kararını birlikte vermek üzere Sn. Ö.Y. ve Sn. E.G. yetkili kılınmıştır. … ”

Keza bu üç maden sahası da, dava konusu edilen maden sahalarına karşılık gelmektedir.

12. Davalı A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti., yukarıdaki hukukî işlemler zinciri içinde devralmış olduğu 60061 ve 18246 sicil sayılı maden ruhsatlarını, 03.12.2010 tarihinde diğer davalı G. Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye; 22013 sicil sayılı maden ruhsatını ise 28.02.2011 tarihinde yine diğer davalı G. Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye devretmiştir.

13. Bütün bu olayların ardından, davacılar, … ili … ilçesi sınırları dâhilinde bulunan 60061, 18246 ve 22013 sicil sayılı maden ruhsatlarının davalı A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye devredilmesinin inançlı işlem yoluyla gerçekleştiğini, ortada nihai bir devir bulunmadığını, maden sahalarını birlikte işletmek veya satmak üzere bu ruhsat devirlerinin yapıldığını; A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin diğer davalı G. Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye yaptığı devirlerin muvazaalı olduğunu; zira her iki şirketin hâkim hissedarının ve temsile yetkili şahsın V.S. olduğunu; davalıların maden ruhsatlarını kendilerinden kaçırmak amacıyla bu yola başvurduklarını iddia ederek, söz konusu maden ruhsatlarına ilişkin olarak davalı G. Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti. lehine maden sicilinde yapılmış olan tescillerin terkin edilmesini ve bunların tüm mirasçıları temsilen H.Y. adına tescil edilmesini talep etmişlerdir.

14. Olaylar zincirinin sonuncusu olarak, dava konusu maden sahalarından ikisinin ruhsatı, duruşmanın ardından RCR Q. Mad. İth. İhr. San. ve Tic AŞ’ye devredildiği, davacı tarafından beyan edilmektedir. Ancak maden sahalarından hangilerinin ne zaman devredildiğine dair herhangi bir belge dosyada bulunmamaktadır.

 

C. İNCELEME ve DEĞERLENDİRME

1. Yukarıda kronolojik olarak özetlenen dava konusu uyuşmazlık hakkında gereken incelemenin gerçekleştirilebilmesi için, öncelikle bazı temel hukukî tespitlerin yapılması gerekir. Zira somut uyuşmazlıkta maddi vakıalar ihtilaflı değildir; ihtilaf bu vakıalar çerçevesinde taraflar arasında ortaya çıkan ilişkinin hukukî nitelendirilmesinden kaynaklanmaktadır.

2. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan madenler üzerinde sahip olunabilecek haklar ile bunların üçüncü şahıslara devri ve mirasçılara intikali, 3213 sayılı Maden Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu Kanunun 5. maddesine göre;

“Madenler üzerinde tesis olunan ilk müracaat (takaddüm), arama ruhsatnamesi, buluculuk, ve işletme ruhsatı haklarının hiç birisi hisselere bölünemez. Her biri bir bütün halinde muameleye tabi tutulur.

 Maden ruhsatları ve buluculuk hakkı, devredilebilir.

 Durum maden siciline şerh edilir. Devir muamelesi maden siciline şerh edilmesi ile tamam olur.

 Maden hak ve vecibeleri miras yolu ile intikal eder. Bu hak ve vecibeler, bütün mirasçıların vekâletini havi bir vekâletname ile 6 ncı maddede belirtilen niteliklere sahip mirasçılardan birine veya üçüncü bir şahsa devredilir. Mirasçıların ittifak edememeleri halinde mirasçılardan birinin müracaatı ile mahkeme mirasçılardan bu hakkın en ehil olana tahsisine veya bu da mümkün olmazsa ruhsatın satılmasına karar verir. Mahkeme bu hususu basit muhakeme usulü ile halleder. Eğer dava söz konusu değil ise 6 ay içerisinde intikal işlemleri tamamlanmayan ruhsatlar feshedilir. Devir ve intikal işlemlerinin ne şekilde yapılacağı yönetmelikte belirtilir.

 Madenler üzerindeki hakların devir ve intikali bu Kanun ve yönetmelikte gösterilen hükümlerin tatbikini geciktirmez.”

3. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, maden ruhsatının üçüncü şahıslara devri ve mirasçılara intikali mümkündür. Maden ruhsatının devrinde, tıpkı taşınır ve taşınmaz eşya mülkiyetlerinin devrinde olduğu gibi, borçlandırıcı işlem ve tasarruf işleminden oluşan iki ayrı işlem söz konusudur(1). Öncelikle taraflar arasında, satış, bağışlama, ortaklık ya da başka bir hukukî sebebe dayanan borçlandırıcı işlem yapılmakta ve ardından bunun ifası için tasarruf işlemi gerçekleştirilmektedir. Burada tasarruf işlemi, maden siciline gerekli kaydın düşülmesi için tarafların yaptıkları tescil talebi olup(2) sicil memurunun tescili yapmasıyla birlikte maden ruhsatından doğan hak devralana geçmiş olur. Nitekim Maden Kanunu’nun 38. maddesi de şu şekilde kaleme alınmıştır:

“Bütün maden hakları ve faaliyetleri ile ilgili teknik ve mali konuları havi maden sicili, yönetmelikte belirtildiği şekilde Genel Müdürlük tarafından tutulur.

 Maden haklarının devir, intikal, haciz, rehin ve ipotek veya sona erme durumları bu sicile işlenir.

 Maden sicili alenidir. İlgililer sicil kayıtlarının maden sicil memurlarından biri huzurunda gösterilmesini isteyebilir. Maden sicilindeki kayıtların bilinmediği iddia edilemez.

 Madenler üzerine iktisap edilecek haklar tescil edilmedikçe hüküm ifade etmez.”

4. Maden Kanunu’nun 5. maddesi, yalnızca tasarruf işlemini düzenlemiş olup, borçlandırıcı işlem hakkında herhangi bir hüküm getirmemiştir. Bu itibarla, sözleşmelerde şekil serbestisinin asıl olduğunu öngören BK.m.11/f.1 uyarınca, maden ruhsatının devrine yönelik borçlandırıcı işlem herhangi bir geçerlilik şekline tabi değildir. Taraflar, maden ruhsatının devredilmesinin altında yatan borçlandırıcı işlemi (hukukî sebebi), adi yazılı şekilde yapabilecekleri gibi sözlü olarak dahi kararlaştırabilirler; yeter ki, borçlandırıcı işlemin bizatihi kendisi ayrı bir şekil şartına bağlanmış olmasın.

5. Doktrinde de isabetle belirtildiği üzere(3),

“ … Maden hakkı devri işlemi de sebebe bağlı bir işlemdir. Yukarıda bahsedilen borçlandırıcı işlemin geçersizliği tasarruf işleminin geçersizliği sonucunu doğurur. Böyle bir durumda aynen tapu sicilinde olduğu gibi yolsuz hale gelen maden sicilindeki kaydın düzeltilmesi açılacak dava ile istenebilir. … ”

6. Bu bilgiler ışığında somut olayımıza dönecek olursak, 60061, 18246 ve 22013 sicil sayılı maden ruhsatlarının davalı A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye devredilmiş olduğunu; sicile yapılan tescille birlikte söz konusu ruhsatlardan doğan hakların A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. tarafından iktisap edildiğini görmekteyiz. Burada çözüme kavuşturulması gereken husus, Maden Kanunu m. 5 ve 38 hükümlerine uygun bir şekilde gerçekleştirilen bu devirlerin (tasarruf işlemlerinin) altında yatan borçlandırıcı işlemin (hukukî sebebin) ne olduğunun tespitidir.

7. Bununla birlikte bu değerlendirmeye geçmeden önce hemen vurgulamak gerekir ki, maden haklarının mirasçılara intikaline ilişkin olarak Maden Kanunu m.5/f.4’te öngörülen düzenleme, somut olay bakımından doğrudan uygulanabilir değildir. Zira davacıların mirasçı sıfatıyla talepte bulundukları ruhsatlar, zaten davalılara devredilmiş olduğundan, terekede kalan ve paylaşılması 6 ay içinde tamamlanamayan bir hak söz konusu değildir. Bu hükmün “ratio legis”i, maden haklarının bölünmesini engellemek ve bir bütün olarak işlemlere tabi tutulmasını sağlamaktır. Somut olayda, kanunun önlemek istediği sakınca (miras yoluyla ortaya çıkan elbirliği ile hak sahipliğinin 6 aydan fazla sürmesi) gerçekleşmiş değildir.

8. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacıların taleplerinin haklı olup olmadığının, her bir maden ruhsatı bakımından ayrı ayrı incelenmesine ihtiyaç bulunmaktadır:

a. 22013 sicil sayılı ruhsatın, T.Y. tarafından, “Maden Sahaları İşletme Hakları Devir Sözleşmesi” kapsamında A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye devredildiğinde kuşku bulunmamaktadır. Davacıların bu maden ruhsatının iadesini talep edebilmeleri için, A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. lehine yapılan tescilin altındaki borçlandırıcı işlemin (Maden Sahaları İşletme Hakları Devir Sözleşmesi’nin) geçersizliğini ya da sonradan hükümden düştüğünü ve böylece sicildeki tescilin yolsuz hâle geldiğini ispatlamaları gerekmektedir. Hâlbuki somut olaya baktığımızda, davacıların murisi T.Y. ile A.S. arasında, “Fesihname” başlıklı tarihsiz bir anlaşma imzalandığını görmekteyiz. Olayların gelişimine göre, Maden Sahaları İşletme Hakları Devir Sözleşmesi’nden ve Ek Protokol’den sonra yapıldığı düşünülen bu anlaşmada taraflar,

“ … Çeşitli Maden Sahalarımın işletme haklarının devri zımnında 22.05.1991 tarihinde A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. ile yapmış bulunduğumuz sözleşme her iki tarafın ittifakı ile ve hiçbir tazminat veya alacak talebi söz konusu olmaksızın feshedilmiştir. İşbu fesih sebebi ile taraflar birbirini kesin olarak ibra etmişlerdir. … ”

şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Bu sözleşme hukukî niteliği itibarıyla bir “ikale sözleşmesi”dir. Henüz bütün borçlar sona ermemişken tarafların borç ilişkisini sona erdirmek için anlaşmaları, doktrinde ikale olarak adlandırılmaktadır(4). Bu sona ermeyle birlikte karşılıklı iade borçlarının ortaya çıkması (bu bağlamda devredilen maden ruhsatının iade edilmesi) gerekirken taraflar aynı anlaşmada birbirlerini ibra da etmişlerdir. İbra, borçluyu borcundan kurtarmaya yönelik olarak alacaklı ile borçlu arasında yapılan bir tasarruf işlemidir(5). Davacıların murisi T.Y., Maden Sahaları İşletme Hakları Devir Sözleşmesi’nin sona ermesi dolayısıyla ortaya çıkacak tüm borçlardan dolayı davalı A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’yi ibra etmiş olduğundan, onun ölümünün ardından mirasçılarının devredilen maden ruhsatının iadesini talep etmeleri mümkün değildir. Davacıların 22013 sicil sayılı maden ruhsatının iadesini talep edebilmeleri, ibra sözleşmesinin geçersizliğini ispatlamalarına bağlı olup somut olayda bu yönde herhangi bir bilgi ve belge dosyada mevcut değildir.

b. 60061 sicil sayısıyla davacılardan Ö.Y. tarafından A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye devredilen maden ruhsatının da, esasen “Maden Sahaları İşletme Hakları Devir Sözleşmesi” kapsamında 22406 sicil numarasıyla yer aldığı, dosya içeriği ile sabittir. Ancak yukarıda II, 8-9. paragraflarda belirtildiği gibi, bu maden sahasına ilişkin ruhsat hukuku düştüğünden, Ö.Y. ihale yoluyla ve bir başka sicil numarasıyla (22406 yerine 60061) maden ruhsatını yeniden elde etmiş ve davalı A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye devretmiştir. Görüldüğü üzere, bu maden sahasına ilişkin ruhsat, muris T.Y.’nin terekesinde yer almamaktadır. Zira ruhsat hukukunun düşmesi üzerine, Ö.Y. ihaleye girmiş ve maden ruhsatını yeniden kendi adına almıştır. Ruhsat hukukunun düşmesiyle beraber bundan doğan haklar muris T.Y.’nin terekesinden çıktığından, Ö.Y.’nin maden ruhsatını yeniden iktisap sürecinde mirasçıları temsilen hareket ettiğinden de söz edilemeyecektir. Dolayısıyla muris T.Y.’nin terekesinde yer alan maden ruhsatlarının iadesi amacıyla açılan işbu davada, davacıların 60061 sicil sayılı maden ruhsatı için mirasçı sıfatıyla bir talepte bulunmaları mümkün değildir. Ö.Y., bu maden ruhsatı için, davalı A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. ile arasındaki ilişki çerçevesinde kendi adına ayrı bir dava açmak durumundadır.

c. 18246 sicil sayılı ruhsat ise, davacıların kendi çalışanları olduğunu iddia ettikleri H.S.G. tarafından A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti.’ye devredilmiştir. Bu maden ruhsatının gerçekte muris T.Y.’ye ait olduğuna ilişkin herhangi bir belge ve/veya bilgi dosya içeriğinde yer almadığı gibi, bu sicil sayılı maden ruhsatının devrine ilişkin anlaşma, T.Y. ile A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. arasında akdedilen “Maden Sahaları İşletme Hakları Devir Sözleşmesi” kapsamında da bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacılar, 18246 sicil sayılı ruhsata ilişkin olarak kendi çalışanları H.S.G. adına olan tescilin esasında inançlı işleme dayandığını HUMK.m.299’daki şartları taşıyan bir belgeyle ispat etmek zorundadır. Bu ispat külfeti yerine getirilmediği sürece, davacıların söz konusu maden ruhsatı üzerinde bir talepte bulunmaları mümkün olmayacaktır. Kaldı ki, bu husus ispatlansa bile davacıların iade taleplerinde başarıya ulaşabilmeleri için A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. lehine yapılan tescilin altındaki borçlandırıcı işlemin geçersizliğini ya da sonradan hükümden düştüğünü ortaya koymaları gerekmektedir; fakat davacılar bu hususu da ispatlamış değillerdir.

9. Dosya içeriğinden, muris T.Y.’nin ölümünden sonra A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. ile Ö.Y. arasında bir hukukî ilişkinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu çerçevede, maden sahalarının devrinden Ö.Y.’ye belirli bir hisse verilmesine ya da bunların satışında Ö.Y.’nin yetkili kılınmasına yönelik olarak A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. tarafından düzenlenen çeşitli belgeler bulunmaktadır. Ancak bunların hiçbirisi, dava konusu maden ruhsatları üzerinde T.Y.’nin mirasçılarının hak sahipliğini ispatlayan ve A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. lehine yapılan tescillerin yolsuz sayılmasını gerektirecek nitelikte değildir.

 

D. SONUÇ

Tarafıma tevdi edilen dosya içeriğinin bilimsel açıdan incelenmesi neticesinde;

1. Dava konusu üç maden ruhsatının iadesi talebinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği;

2. Muris T.Y. ile A.S. arasında imzalanmış olan “Fesihname” başlıklı ikale anlaşmasındaki ibra kaydı uyarınca, davacıların 22013 sicil sayılı maden ruhsatının iadesi talebinde bulunamayacakları;

3. 22406 sicil sayılı maden ruhsatı muris T.Y.’nin terekesine dâhil olmadığı için mirasçılarının buna ilişkin bir talep ileri süremeyecekleri;

4. 22406 sicil sayılı maden ruhsatını ihale yoluyla ve 60061 sicil sayısıyla yeniden elde etmiş olan Ö.Y.’nin, davalı A.T.S. Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti. ile arasındaki ilişki çerçevesinde bu ruhsat için kendi adına ayrı bir dava açması gerektiği;

5. Davacıların kendi çalışanları olduğunu iddia ettikleri H.S.G. tarafından devredilen 18246 sicil sayılı maden ruhsatının iadesine yönelik bir hakka sahip olduklarını ispatlayamadıkları sonuç ve kanaatine ulaşmış bulunmaktayım.

 


SİVAS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NİN KARARI

(T: 23.06.2011, E: 2011 / 328, K: 2011 / 381)

“ … Taraflar arasındaki uyuşmazlık maden kanunu kapsamında davalılardan G. Madencilik lmt. şirketi uhdesinde bulunduğu Maden işleri Genel Müdürlüğünce bildirilen 3 adet ruhsat sahasının Maden sicilindeki kaydının iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Dolaysıyla dava konusunun maden sahası ruhsatının sahipliğine ilişkin olduğu, ruhsat konusu maden sahalarının maden hukukunun sahipliğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davalı G. Madencilik Lmt. Şirketinin cevap dilekçesinin tebliğden itibaren 10 günlük esasa cevap süresi içerisinde verildiği ve dilekçede yetki itirazında bulunularak Mersin Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olarak gösterildiği anlaşılmıştır. Bu davalı şirketin adresinin davacı tarafından Mersin ilinde gösterildiği gibi davalı vekilinin vekâletnamesi ekindeki imza sirkülerinde dahi şirket adresinin Mersin İl merkezi olarak yazıldığı anlaşılmıştır. Dolaysıyla bu davalının yetki itirazının yerinde olduğu yasaya uygun bulunduğu anlaşılmıştır. Diğer davalı A.T.S. Denizcilik Lmt. şirketi tarafından verilen cevap dilekçesinin tebliğden itibaren 10 günlük esasa cevap süresi içerisinde verildiği bu dilekçede dava konusu edilen Maden Sahalarının İmranlı ilçesinde bulunduğundan dolayı yetkili mahkemenin İmranlı Asliye Hukuk Mahkemeleri belirtilerek süresinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmıştır İhbar olunan dolaysıyla davalı konumunda hakkında dava açılmayan, davalı sıfatı almayan şirket ise diğer davalıların yetki itirazının sonucunu beklediğini vekili aracılığı ile son duruşmada beyan etmiştir. Davacı dava dilekçesinde davalıların adreslerini Mersin ve İskenderun olarak gösterilmek suretiyle keza ihbar edilen şirket adresini ise Ankara göstermek suretiyle dava açmıştır. Yine davacılar kendi adreslerini Ankara olarak dava dilekçesine yazmışlardır. Humk. nun 9. maddesinde düzenlenen genel yetki kuralı gereğince dava dava tarihinde davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılır ve görülür. Gerek davalıların ve gerek ihbar olunanın ve gerekse davacıların hiç birisinin adresi ve yerleşim yeri Sivas il merkezi olmadığı anlaşılmaktadır. Dolaysıyla davacı tarafın yetkili mahkemeyi seçmekte ve Sivas Asliye Hukuk Mahkemesi olarak mahkememize dava açmak suretiyle usul yasasındaki yetki kurallarına uymadığı anlaşılmaktadır. Davalılar birden fazla olup her bir davalı dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren 10 günlük cevap süresi içerisinde cevap dilekçesi ibraz ederek bu dilekçelerde usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmuşlar. Davalı G. Madencilik Lmt. Şirketi yetkili mahkeme olarak Mersin Asliye Ticaret Mahkemesini göstermiştir. Diğer davalı A.T.S. Denizcilik lmt. şirketi ise yetkili mahkeme olarak İmranlı Asliye Hukuk Mahkemesini göstermiştir. Her iki davalı şirketin şirket merkezleri ve yerleşim adresleri farklıdır. Yetkili mahkeme olarak ta farklı yer mahkemelerini göstermişlerdir. Bu durumda davalılar yönünden ortak yetkili mahkemenin davaya bakmaya yetkili olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf yetki kuralına uygun olarak davasını yetkili mahkemede açmadığından ve davalılar süresinde usulüne uygun yetki itirazında bulunduklarından, keza dava konusunun Maden Sahasına ilişkin olduğu ve dava konusu maden sahalarının İmranlı ilçesinde bulunduğu Maden İşleri Genel Müdürlüğünün yazısı ve ekindeki belgelerden açıkça anlaşıldığı gibi bu hususta taraflar arasında uyuşmazlık dahi bulunmadığı anlaşılmakla, eldeki davada davalılar yönünden ortak yetkili mahkemenin maden sahalarının bulunduğu İmranlı Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan gerekçe ve tüm dosya kapsamıyla mahkememizin davaya bakmakla yetkili olmadığı anlaşıldığından, mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ve dosyanın karar kesinleştiğinde talep halinde ortak yetkili İmranlı Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek yönünde tam bir kanaate varılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

KARAR: Yukarıda açıkça izah olunduğu üzere;

Dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, mahkememizin yetkisizliğine,

… ”

 

 

İMRANLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NİN KARARI

(T: 20.12.2013, E: 2012 / 143, K: 2013 / 139)

“ ... Dava dosyasında tarafların talep ettikleri belgelerin toplanılmasına yönelik kararlardan sonra gerek yetkinin mahkememiz yargı çevresinde oluş nedeni, gerekse de davanın asıl değerinin tespiti bakımından keşif yapmak gerekmiş, buna yönelik dosyanın geçirdiği safahat da nazara alınarak kesin olmak üzere ve davacı vekilinin talebi ile bunun uyap sisteminden öğren(il)mesine yönelik ara karar kurulmuş, davacının tanıklarını talimat yolu ile dinletmek istemesi nedeniyle keşif mahallinde dinlemeye yönelik ara karar kurulamamış ve keşfe yönelik süre belirlenirken bu husus dikkate alınmadığı gibi tanıkların dinlenmesi yoluna gidilecek olsa bile talimatın keşiften sonra ikmal edilebileceği yönünde değerlendirme yapılmıştır. Davacı vekilinin verilen kesin süre içerisinde ara kararı ikmal etmemesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davanın reddine dair karar vermek gerekmiş ve hüküm aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur.

HÜKÜM : Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1. Davacının davasının REDDİNE, ... ”

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


* Bu hukukî mütalaa 13.09.2011 tarihinde kaleme alınmıştır.

(1) Bkz. Mustafa Topaloğlu; Maden Hukuku, Adana, 2011, s: 38 vd.

(2) Maden ruhsatının devri için uyulması gereken usul işlemleri, Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliğinin 80. maddesinde düzenlenmiştir:“(1) Maden ruhsatları ve sertifikaları talep hâlinde, hukukî bir sakınca bulunmadığı takdirde, Kanunun 6 ncı maddesindeki maden haklarını kullanma ile ilgili şartları taşıyan gerçek veya tüzel kişilere Genel Müdürlükçe devredilebilir. Buluculuk hakkı sahibi, bu hakkını ruhsat ile birlikte devredebilir. (2) Devir işlemleri yapılacak ruhsatların yıllık harçları ile Devlet hakkının eksiksiz ödenmiş olması, çevre ile uyum teminatının yatırılmış olması, devredildiği tarihe kadar geçen süre için satış bilgi formu, işletme faaliyeti bilgi formunun ve teknik nezaretçi ücretinin tam olarak ödendiğine dair belgelerin verilmesi zorunludur. (3) Ruhsatı veya sertifikayı devralacak kişinin; devralacağı ruhsata ait Kanundan doğan bütün hak ve vecibelerini, ruhsata uygulanmış yaptırımlar ile yükümlülükleri kabul ettiğini; ruhsat sahibinin de ruhsatını bütün hak ve vecibeleri ile devretmek isteğini belirten Ek Form-19’daki örnek dilekçe ile Genel Müdürlüğe müracaat etmeleri gerekir. (4) Devralan kişinin, ruhsat ile ilgili uygulanmış teminat iratları esas alınarak hesaplanacak güncel teminat üzerinden ruhsat teminatını ve ruhsatın yıllık harcı kadar devir harcını yatırması zorunludur. Devir sonrası devredenin teminatı iade edilir.”

Burada işaret edilmelidir ki, alıntı yapılan hüküm Yönetmeliğin güncel hâlini yansıtmaktadır; dava konusu olayların yaşandığı süreçte Yönetmelik çeşitli defalar değişikliğe uğramıştır. Bununla beraber, maden ruhsatının devrine yönelik hukukî yapıda bir farklılık söz konusu değildir.

(3) Topaloğlu, age, s: 40.

(4) M. Kemal Oğuzman / M. Turgut Öz; Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 8. Bası, İstanbul, 2010, s: 427, dn: 1.

(5) Oğuzman / Öz, age, s: 431 - 434.

Tasarım ve yazılım NEVRES ürünüdür.
Av. Prof. Dr. İlhan Helvacı Hukuk Bürosu
Quasar Tower, No: 2807, Büyükdere Caddesi, No: 76, 34394, Şişli, İstanbul – Türkiye
Tel: +90 212 263 35 25 Faks: +90 212 263 35 26
X